nitelikli kütüphane
Okuma Kültürü ve N-Kütüphane
Projesi
Küresel toplum ve bilgi çağının istemleri, kütüphaneciliği yeniden biçimlendirmiş ve teknolojinin kullanımı da günümüz dünyasının ekonomik, kültürel ve iletişim alışkanlıklarında köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Öğrencilere yönelik kütüphane hizmetleri, hiçbir zaman öğrenciler ve onların aileleri için günümüzdeki kadar önemli olmamıştır. Bilgiye erişim ve dünyanın çok kültürlü zenginliklerinin yanı sıra, hayat boyu öğrenme ve okuryazarlık becerileri de toplumların önceliği durumuna gelmiştir.
Okuma kültürü ve kütüphanelerin geliştirilmesinin önemine ulusal ve uluslararası belgelerde yer verilmiştir. 10. Kalkınma Planı (2014-2018) politikalar başlığı altında 308. maddede "Okuma kültürü yaygınlaştırılacak, çocukların erken yaşlarda kültür ve sanat eğitimi almaları sağlanacaktır." ifadesine yer verilmesi okuma kültürünün gelişiminin sağlanması açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir.
Uluslararası bir ortak belge hüviyeti niteliğinde olan UNESCO bünyesinde faaliyet gösteren IFLA (Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kurumları Federasyonu) Okul Kütüphanesi Bildirgesi'nde, "Okul kütüphanesi günümüzün bilgiyi temel alan toplumunda başarılı hizmetlerin verilmesi için esas olan bilgi ve düşünceleri kapsar. Okul kütüphanesi, öğrencilerin sorumlu vatandaşlar olarak yaşamalarını sağlarken, onları yaşam boyu öğrenme becerisiyle donatır ve hayal güçlerini geliştirir." denmektedir. Bu ifadeden yola çıkarak Bildirge 'de okul kütüphanesinin amaçları arasında gösterilen maddeler arasındaki,
Bilgi edinme, anlama, hayal kurma ve eğlenme amacıyla bilgiyi kullanma ve yaratıcılığı sağlama deneyimlerini oluşturacak fırsatlar sunmak,
Sosyal ve kültürel olayların farkında olmayı ve bunlara önem vermeyi sağlayan faaliyetler düzenlemek,
Etkin ve sorumlu vatandaş olarak demokrasiye katılmak için düşünce ve bilgiye erişim özgürlüğünün gerekliliğini benimsetmek şeklindeki ifadeler, okul kütüphanelerinin, bir eğitim kurumu içerisinde klasik kütüphane anlayışından daha ötelere taşınmasını sağlayacak şekilde olması gerektiğini belirtmektedir.
Okuma becerisi alanında uluslararası değerlendirme programları bulunmaktadır. Bunların en bilineni PISA ve PIRLS'dür.
1. PISA
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı – PISA, zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubu öğrencilerin öğretim programlarında ele alınan konuları (matematik, fen bilimleri ve okuma becerileri) ne dereceye kadar öğrendiklerini değil, günümüz bilgi toplumunda karşılaşabilecekleri durumlar karşısında sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneğini ölçmeyi amaçlamaktadır.
2- PIRLS
Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi– PIRLS, ilköğretim 4. sınıf (9 yaş grubu) öğrencilerinin okuma becerileri, okuma alışkanlıkları, öğretim materyallerinin yeterli olup olmadığı gibi konular uluslararası standart test ve anketlerle belirlenmekte ve projeye katılan ülkelerin verileri ile karşılaştırılarak benzerlik ve farklılıklar ortaya çıkarılmaktadır.
PIRLS ve PISA, okumanın farklı aşamalarını vurgular. PIRLS ilköğretim çağındaki çocukları hedefler ve öğrenmek için okumaya geçiş yapma odaklı okuma becerilerini değerlendirir. PISA ise öğrencilerin yetişkin yaşamlarında gerekli olan bilgi ve becerilerin edinilmesini değerlendirmeyi amaçlar. Her iki araştırma ´Okuryazarlık´ yerine sadece ´Okuma´ genişletilmiş kavramına dayanır. Bu da sadece okuduğunu anlama süreç ve becerilerini değil, aynı zamanda yetkin okurların özellikleri olan okumaya yönelik tutumları içerir. PIRLS ve PISA okumayı etkileşimli, yapıcı bir süreç olarak görür ve öğrencilerin okuduğu üzerine yorum yapabilmesi ve okumayı farklı amaçlar için kullanabilmesi yeteneğinin önemini vurgular.
PISA 2009 sonuçlarına bakıldığında okuma yeterliliğinde Türkiye 464 puan alarak katılan 65 ülke arasında 41. sırada yer almıştır. Okuma yeterliliği OECD ortalamasının 493 puan olduğu düşünülürse Türkiye bu konuda oldukça geride kalmıştır.
PIRLS 2001 Türkiye verilerine dayanarak 2003 yılında hazırlanan rapora göre, PIRLS çalışmasından elde edilen bulgular aşağıda kısaca özetlenmiştir: PIRLS projesi sonuçları, okuma becerileri açısından Türk öğrencilerin, uluslararası ölçülere göre düşük düzeyde olduklarını göstermektedir. Öğrenci anketine verilen yanıtlardan elde edilen bulgulara göre;
• Öğrencilerin aile ortamında okuma etkinliklerine yeterince zaman ayırmadığı,
• Evde bulunan kitap sayısının uluslararası ortalamaya göre düşük düzeyde olduğu,
• Okuma çalışmalarının daha çok ders kitaplarında bulunan metinlere dayalı olarak yürütüldüğü,
• Sınıfta çocuk kitaplarına, gazetelere ve dergilere dayalı etkinliklerin fazla yapılmadığı,
• Okuma etkinliklerinin değerlendirilmesinde daha çok testlerden yararlanıldığı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında Türkiye'de öğrencilerin okuma becerisi düzeyleri, uluslararası normlar açısından bakıldığında yetersiz bir görünüm içerisindedir. Bu yetersizliği giderebilecek önlemleri alabilmek adına okuma kültürü ve kütüphanelerin geliştirilmesi kaçınılmazdır.
Kütüphaneler okuma alışkanlığının gelişmesinde olumlu etkileri bulunan çevre faktörlerinden biridir. Kütüphaneler bireylerin farklı konu ve türlerdeki okuma materyallerine ulaşmasını kolaylaştırmakta ve ilgileri doğrultusunda okumalarına uygun ortam hazırlamaktadır. Düzenli olarak kütüphaneleri kullanan bireylerde hem okuma alışkanlığının yerleşeceği hem de okumaya yönelik ilgilerinin ve tutumlarının olumlu bir gelişim göstereceği düşünülmektedir.
Kütüphaneler ile okuma ve çocuk kültürünün önemi ile ilgili literatürde çok sayıda çalışma mevcuttur. Kütüphaneler bir tarih ve kültür hazinesi olarak bulunduğu ülkenin insanlarının kültürel gelişimine büyük katkılar yapmışlardır. Ülkemizde Cumhuriyet´in temel taşlarının oturtulmasında çok büyük emekleri olan Hasan Ali Yücel ilk kütüphanecilik kursunun verildiği 1940´lı yıllarda kütüphane ve kültür sözcüklerini birlikte telaffuz ederek "Kütüphane meselesi hakikaten bir memleketin ana kültür meselelerinden biridir..."demiştir. Kütüphaneciliğimizin kurucularından Osman Ersoy´a göre Türkiye´de Latin alfabesinin kullanılmaya başlaması ile okuryazarların sayısının artması, kütüphanecilere, okumayı alışkanlık haline getirme gibi bir görev vererek ülkenin gelişmiş bir topluma doğru ilerlemesine yol açmıştır. Artık aydın, kültürlü kişi daima okuyan kimse olarak görülmektedir. Milli eğitim meselelerimizin en önemlilerinden biri olan kütüphane-okuma kültürü ilişkisinin kütüphanecilerin uzun yıllardan beri gündeminde olduğunu gösteren çalışmaların sayısı az değildir.
Yapılan çalışmaların büyük bir çoğunluğunda, okuma alışkanlığına ilişkin olumlu tutum geliştirme ile kitapları erken yaşta keşfetme ve aile tarafından kitap okunması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur.
Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan "Çocukların Okuma Alışkanlığına Hazırlık Durumları Üzerine" adlı araştırmada, "Çocukların okuma alışkanlığı kazanmalarında etkisi olan çevresel etmenler içinde yer alan kütüphaneler, çocukların okuma alışkanlığı kazanmalarında da özel bir role sahiptir. Çocukların düzenli sıklıklarla çocuk kütüphanelerine götürülmesi, onların okuma alışkanlığı kazanmalarını sağlayacak materyallerle daha çok etkileşimde bulunmalarını sağlar. Diğer yandan çocuk kütüphanelerinde okuma alışkanlığına yönelik olarak düzenlenen etkinlikler de çocukların okuma alışkanlığı kazanmalarında etkili olmaktadır." denilmektedir.
Okuma kültürünün kuşkusuz en önemli ortamı, içinde bir kütüphane bulunan okuldur. Hem aile ve okul arkadaşları, hem de öğretmenleri ile yoğun sosyal ilişkilerin yaşandığı okul dönemi, aynı zamanda çocuğun toplumsallaştığı ve kişiliğini kazandığı bir dönemdir. Bu dönem yaşamın ileri evreleri için çok belirleyici olduğundan çocuğun bu çağlarda okuyacağı kitapların seçimi, önerilmesi, okuma ortamları gibi konular daha da önem kazanır.
Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri ilk ve ortaöğretimden başlayarak bireysel farkları dikkate alan, pratik yaşam sorunları ile ilgili konuları içeren, seçmeli derslere ağırlık veren sistemlerdir. Bu ülkeler kütüphanelerin, okuma kültürünün gelişimi bağlamında oynadığı rolü etkin kılmak, olanakların sınırını genişletmek için hizmetlerini çeşitlendirme yolunu seçmişlerdir.
Ülkemizde de var olan eğitim anlayışının temel hedefi, öğretim araçlarını kullanmada bireye etkinlik kazandırmak, eğitimde ağırlık merkezini öğretmenden öğrenciye, ders kitabından çeşitli bilgi kaynaklarına yöneltmek olarak gösterilmektedir. Bu eğitimi destekleyen kütüphanelerin de çocuğa genel kültür ve düşünce özgürlüğü kazandırmak, yöntemli ve verimli çalışma alışkanlığı vermek, yaratıcılığını ve kişiliğini geliştirmek gibi işlevleri olması beklenmektedir. Genellikle Türkiye ´de okuma kültürü ve kütüphane ilişkisi çocuğun yaşadığı evdeki raflarda duran kitaplarla başlar ve ilkokulların sınıf kitaplıklarında yer alan kitaplarla devam eder. Ancak ilkokul çağına giren her çocuğun okuma yazma sorumluluğunu üstlenen okullar, kütüphanelerin çocukların okumasındaki ve daha sonra da okuma alışkanlığı kazanmasındaki destekleyici rolünü yeterince dikkate almamışlardır. Oysa özellikle gelişmekte olan ülkelerde mevcut eğitim sistemi ve kütüphane olanakları ile çocuklara bir okuma kültürü temeli vermek oldukça güçtür.
Hiç açılmayan sınıf kitaplıklarında, kilit altında duran kitaplarla gerçek kültür ögelerinin filizlenmesi pek mümkün olmadığından, çocuklara olabildiğince doğru ve çok okumalarını sağlayacak ortamlar gereklidir. Kütüphane gerçekte eğitim misyonu yanında okuma kültürünün geliştirilmesi ve kişisel araştırmanın çok küçük yaşlarda başlatılmasına önayak olan bir kurumdur ve yaşı küçük okuyucuları eğitmek, eğlendirmek gibi amaçlarını eğitim kurumlan ile yakın işbirliği yaparak geliştirmeye çalışmalıdır. Eğitimciler de kitaplara yönelik kültürel etkinlikler düzenleyerek çocukların okuma alışkanlığını ve kültür düzeyini geliştirmek için aynı amaçlara erişmeye çalışırlar.
N-Kütüphanelerin etkin kullanılmasıyla;
· Öğrencilere bilgi edinme, anlama, hayal kurma ve eğlenme amacıyla bilgiyi kullanma ve yaratıcılığı sağlama deneyimlerini oluşturacak fırsatlar sunmak,
· Okullarda sosyal ve kültürel olayların farkında olmayı ve bunlara önem vermeyi sağlayan faaliyetler düzenlemek,
· Öğrencilerin bilgiye erişim özgürlüğünün gerekliliğini benimsetmek,
· Ülkemiz için hedeflenen ekonomik kalkınmayla birlikte kültürel kalkınmanın sağlanabilmesi adına beşeri ve entelektüel sermayeye yatırım yapılması amaçlarına ulaşılması öngörülmektedir.
· Kurulan Z-kütüphaneler, klasik kütüphane anlayışından farklı özelliklere sahip bulunmaktadır. Bu kütüphaneler fiziki şartları ve teknolojik alt yapıları ile kütüphanecilik anlayışına çağdaş bir seviye kazandıracak ve kütüphane hizmetlerinin niteliğini artıracaktır.
Bu kütüphaneler:
· Duvarlarında öğrencilerin çalışmalarını sergileyebilecekleri özel olarak dizayn edilmiş malzemelerden yapılmış, ahşap ve kumaş panellerden oluşturulmuş alanların yer alacağı,
· Öğrencilerin dinlenmesi amacıyla kütüphanelerde yer minderleri, koltuk ve kanepe gibi rahat oturulabilecek mobilyalar bulunacağı,
· Öğrenci, öğretmen ve tüm kullanıcıların elektronik ve basılı kaynaklara özgürce erişebilme imkânı bulacakları,
· Basılı, sesli ve elektronik kitaplar ile alternatif okuma seçeneklerinin sunulacağı,
· Öğrencilerin interneti kullanarak bilgiye erişim becerisi ile küçük yaşta okuma zevki ve okuma alışkanlığı kazanacakları sosyal ortamlar olacağı öngörülmektedir.
Adres:
Fethiye Mahallesi Ulu Cadde No 7 Nilüfer BURSA
Telefon
0224 243 10 07